EGİAD 76. Ege Toplantısı

Cari açıktan kurtulmamız lazım

– Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı:
– “Enflasyon konusunu çok önemsiyoruz. Çok ciddi sorunları yol açabilir. Yüksek oranlara fırladığı zaman tekrar kontrol altına alınması çok zor”

Ege Genç İş adamları Derneği’nin (EGİAD) 76. Ege Toplantısı, iş insanı Bülent Eczacıbaşı’nın katılımıyla gerçekleştirildi. Swiss Otel Büyük Efes’te gerçekleşen, Bülent Eczacıbaşı’nın konuk olduğu toplantıya EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Buğra İlter ve yönetim kurulu ev sahipliği yaptı. Toplantıya, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İZTO Meclis Başkanı Selami Özpoyraz, EBSO Meclis Başkanı Salih Esen, EGİAD Danışma Kurulu Başkanı Şükrü Ünlütürk, EGİAD üyeleri ve iş dünyası temsilcileri yoğun ilgi gösterdi.

“Büyümede sert düşüş kaçınılmaz”

Toplantının açılışında konuşan EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Buğra İlter, ekonomik ve sosyal kalkınmanın gerçekten oluşması için Türkiye ekonomisinin kronik olarak devam eden yapısal sorunlarını ele alıp, bu sorunlar için doğru politikalar oluşturması gerektiğini kaydetti. İlter, “Mayıs ayından beri ülke olarak ekonomik sıkıntılar ile mücadele etmekteyiz. Krizi tetikleyen yurt içi ve yurt dışı farklı etkenlerin yanında, yaşadığımız güçlüklerin ortaya çıkmasında idari, siyasi ve yönetişim alanında yaptığımız hataların ekonominin temellerini aşındırmasının önemli bir rol oynadığını düşünüyoruz.  Bugün baktığımızda, nakit sıkışıklığı her sektörü etkiliyor. Bankalardaki kaynak sıkıntısı, bizlere finansmana erişimde güçlükler yaşatıyor. Kredi daralmasını en etkili şekilde hissediyoruz. 7-8 aylık dönemde faizler 12-13 puan, kur yüzde 40 arttı. Elektrik fiyatlarındaki yükseliş sanayicimizi zorluyor. Ekonominin can damarı olan KOBİLER için sorunlar daha da ciddi ve kritik boyutta. Kobiler, ödeme ve tahsilat sorunları, konkordatolar ve KDV sorunları dahil bir dizi sorunla boğuşuyor.  Reel sektör, yüksek enflasyon ve TL’deki dalgalanma nedeniyle önünü görmekte zorlanıyor. Yüksek işsizlik ve enflasyon satın alma gücümüzü düşürmekte. Düşen talep ise şirketlerimizi daha da zora sokabilir. Finans sektörünün doğru araçlarla desteklenmesinin gündeme alınması ve reel sektör ile finans sektörünün sarmal halinde yaşadığı sorunlara engel olunması gerekmektedir. Üçüncü çeyreğe ilişkin büyüme rakamlarına da baktığımızda önümüzdeki dönemde ekonomimizin büyümesinde sert bir düşüş kaçınılmaz görünüyor” dedi.

İş yapma öngörülerimizi artıralım

Ekonomiyi güçlendirmenin en iyi ve kalıcı yolunun şeffaf ve demokratik bir toplum düzeni kurmaktan geçtiğini belirten İlter, “Bağımsız ve tarafsız yargı, özgür basın, kuvvetler ayrılığı bileşenleri ile hukuk devleti anlayışımızı güçlendirmemiz gerekmektedir. Hem yerli hem de yabancı yatırımcılar ile iş dünyası açısından, iş yapmaya ilişkin öngörülebilirliği arttırmamız zaruridir” ifadelerini kullandı.

“Ekonomiyi aile şirketleri sürüklüyor”

İş İnsanı Bülent Eczacıbaşı ise, ekonomilerin bel kemiğinin aile şirketleri oluşturduğunu söyledi. Aile şirketlerinde profesyonelleşmenin önemine değinen Eczacıbaşı “Bugün profesyonelleşmeye inanmayan modern kuruluş yok. Kurumsallaşmanın başka yönleri var. Aile ile ilişkiler meselesi yani aile bireylerinin profesyonel yöneticilik görevleri üstlendiği durumlarda görev ve sorumluluk kargaşalarının ortaya çıktığı şirketler için büyük bir tehlike olabiliyor. Kuşaklar arası geçiş oldukça bu tehlikenin kuruluşlar üzerinde etkisi görülüyor. Aile şirketleri bütün ekonomilerde çok büyük bir yer tutuyor. Biz hep halka açık şirketleri duymaya alışmışız. Özellikle batı ekonomilerinde. Zannediyoruz ki ekonomiyi onlar sürükleyip götürüyor ama aslında bu yanlış bir yaklaşım. Aslında ekonomilerin bel kemiğini aile şirketleri teşkil ediyor. Ekonomilerin büyüklüğü içerisinde aile şirketlerinin payı yüzde 70’in altına hiçbir ülkede inmiyor. Dolayısıyla bu aile şirketlerinin sağlığı çok önemli” dedi.

“Enflasyon canavarı gözükmeye başladı”

Konuşmasında Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu ekonomik durumla ilgili de açıklamalarda bulunan Eczacıbaşı, “Enflasyon canavarı karikatürü gözükmeye başladı, geçen gün bir mizah dergisinde uzun bir aradan sonra tekrar gördüm. Ekonomide dengeler bozuldu. Bunun yeniden sağlamlaştırılması gerekiyor. Başarıncaya kadar sıkı bir dönemden geçeceğiz, fiyatların yeniden bir dengeye oturması, döviz kuru, faiz, enflasyon ilişkisinin yeniden dengelemesi için. Şimdi burada kaygı yaratan seçim döneminde bu tedbirlerin alınmasının çokta kolay olmadığı bir dönemdeyiz. Demokrasilerin bir gerçeği bir durum bu. Kaygımız, eğer tedbirlerin alınması gecikirse durumun düzeltilmesinde daha güçlükle karşılaşabileceğimiz” şeklinde konuştu.

Enflasyonun önüne geçmeliyiz

Enflasyonun yüzde 9’lardan yüzde 25’lere çıkmasıyla zor bir sürece girildiği ifade eden Eczacıbaşı, “Enflasyon konusunu çok önemsiyor, çok ciddi sorunlara yol açabileceğini düşünüyorum. Hiçbir şekilde ihmal edilebilir tarafı olmadığını düşünüyorum. Yüksek oranlara fırladığı zaman tekrar kontrol altına alınması son derece güç oluyor. Bizler yüzde 50’nin üzerinde enflasyonu on yıllar boyunca yaşadık ve işlerimizi idare etmeye çalıştık. Konu uzaktan bakıldığı gibi basit değil. Onu yaşamamış olanlar şöyle düşünebilirler.  3 olmuş, 5 olmuş, 50 olmuş her şey yüzde 50 artığına göre fiyatları da ona göre arttıracağız, döviz kuruda ona göre artıyor, hesabımızı kitabımızı öyle yaparız. Öyle olmuyor. Çünkü her şey aynı oranda artmıyor neyin ne kadar artacağını bilemiyorsunuz. Oynaklık ve belirsizlik çok büyük marjlarda oluyor. Bütün hesapları alt üst edecek derecede oluyor. Yatırım yapmak, önünüz görmek, hesap kitap yapmak imkansızlaşıyor. Sermayeniz sürekli eriyor. İşletme sermayenizi tekrar yerine koymak son derece güç oluyor. Ekonomi çok şey kaybederken toplumda dengelerde fena halde bozuluyor. O nedenle bu durumlara tekrar düşmememiz gerekir. Tabi daha da kötüsü hiper enflasyon. Bazı ülkeler bunu yaşıyorlar. Allah korusun. Venezuela’nın durumuna bakın. Türkiye’de hiç görmeyelim inşallah. O daha da büyük felaket. Onu düşünmek istemiyorum da. Eskiye dönüş yüksek oranda enflasyonu uzun süreler yaşanmasının her ne pahasına olursa olsun önüne geçmek lazım” diye konuştu.

“Vakit kaybetmeye tahammülümüz yok”

Türkiye’nin ekonomik modelini değiştirmesi gerektiğini belirten Eczacıbaşı, “Mutlaka ekonomik modelimizi değiştirmeliyiz. Dışarıdan borçlanarak büyüme modeline Türkiye’nin mutlaka son vermesi lazım. Cari açıktan kurtulmamız lazım.  Dış kaynak yaratarak büyümemiz lazım. Buradan hemen katma değerli ihracata geliyoruz oradan da inovasyona geliyoruz. O zaman şu sonuç çıkıyor; inovasyon olmazsa bunların hiçbiri olmayacak. İnovasyon olsun, araştırma geliştirme olsun ki biz katma değerli ihracat yapalım. Dış kaynakla büyüyelim. O zaman Türkiye’de inovasyon oluncaya kadar bekleyeceğiz. Onu kim finansa edecek? Özel sektörün gücü yok, devlet yatırım yapmıyor diye biz on yıllarımızı geçirme tehlikesiyle karşı karşıya kalacağız. İnovasyon, katma değerli ihracat, araştırma geliştirme çok önemli. Ne yapıp edip ihracatı desteklememiz lazım. Aşırı değerlendirilmiş Türk parası politikasına mutlaka son vermemiz lazım. Daha fazla vakit kaybetmeye tahammülümüz yok” ifadelerini kullandı.

İzmir’i yaratıcı endüstrilerin merkezi olmalı

Konuşmasının sonunda İzmir ile ilgili değerlendirmelerde de bulunan Eczacıbaşı, İzmir’in yaratıcı endüstrilerin merkezi olabileceğini söyledi. Eczacıbaşı, “İzmir, çok özel bir yer. Hakkında pek çok şey söylenebilir.  Türkiye’nin çok uygar bir köşesi. İzmir her açıdan zengin bir kent. İzmir, yaratıcı endüstrilerin merkezi olabilir. Yani yaratıcı sanayilerde çalışan insanların akın akın geldiği, yerleştiği ve yaratıcılık ortamı bulduğu bir merkez olmalı. Yaratıcı endüstriler; tasarım, moda, reklamcılık gibi. Artık dünyada büyük önem kazanan bir yaratıcı endüstriler sektörü var. Bunun merkezinin İzmir olması için çok güçlü yönleri var. Akdeniz’in Anadolu’ya açılan kapısı. Türkiye’nin sahip olduğu birçok zenginliğin İzmir ve çevresinde bulunuyor. İnsanlar İzmir’e severek geliyor. Bu dalga İzmir’i yaratıcı endüstrilerin merkezi haline getirebilir” ifadelerini kullandı.