Son Yüzyılın En Büyük Buhranı Kapıda

EGİAD Ege Genç İş İnsanları Derneği, Covid 19 sebebiyle fiziki şartlarda gerçekleştiremediği seminerlerini webinar olarak sürdürmeye devam ediyor. Türkiye’nin en güçlü sivil toplum örgütleri arasında yer alan EGİAD’ın son konuğu Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi, Dış Politika Uzmanı, Siyaset Bilimci ve Yazar Soli Özel oldu.

“Herşey eskisi gibi mi kalacak? Bambaşka mı olacak?” başlıklı seminere iş dünyası temsilcileri yoğun ilgi gösterdi. Yönetim Kurulu Üyesi Baran Kayhan’ın moderatörlüğünde gerçekleşen etkinliğin açılış konuşmasını yapan EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Aslan, Covid-19’un bir sağlık sorunu olmanın ötesinde artık küresel, ekonomik ve toplumsal bir krize neden olduğunu belirterek, bu kapsamda dünyadaki kriz yönetimi çalışmalarının tüm hızıyla devam ettiğini ifade etti.

Sağlık Krizi Finansal Krize Dönüştü

Küresel salgının, halihazırda sorunlar yaşayan ekonomik ve finansal sistemin ‘metastaz’ yapmasına neden olduğuna dikkat çeken EGİAD Başkanı Mustafa Aslan, “Halk sağlığını korumak için alınan önlemler, ekonomik hareketliliği azaltırken, vatandaşların ve kurumların mali refahını riske edebiliyor. Hızla artan likidite ve borç ödeme gücündeki zorluklar, hükümetlerin ve merkez bankaların finansal sistemlerin işlerliğini sağlama çabalarına rağmen pek çok endüstriyi derinden sarsıyor. Bu sürecin gayrisafi hasıla ve istihdam üzerindeki etkilerinin tamamen belirsiz olması, iş dünyasındaki güveni zayıflatıyor ve bir sağlık krizi, mali bir krize dönüşüyor” dedi.

Son Yüzyılın En Büyük Gelir Kaybı

Dünyanın önde gelen danışmanlık firmalarından olan McKinsey Global Enstitüsü’nün yapmış olduğu analize de değinen EGİAD Başkanı, virüse karşı alınan önlemlerin, kişilerin gelirlerinde son yüzyılın en büyük düşüşüne neden olacağına vurgu yaparak, “Avrupa ve Amerika’da, çeyrek dönemde ekonomik hareketliliğin azalması ile 1929’daki Büyük Buhran’da yaşanan gelir kaybından çok daha büyük bir gelir kaybı yaşanması bekleniyor. Bu zorluklar karşısında direnç kazanmak hayati bir ihtiyaç. Likidite ve borç ödeme gücü gibi kısa vadeli konularda nakit yönetimi büyük bir önem taşıyor. Bununla birlikte iş dünyasının bu kısa vadedeki zorlukların ardından gelecek olan, sektör ve rekabet yapılarını altüst edebilecek şok dalgalarını yönetmek üzere çok daha kapsamlı direnç planlarına ihtiyaçları var. Daha önce de dile getirmeye çalıştığım üzere gelir tablosuna katkı koyan çözümlere de ihtiyaç var. Salgın sonrası evden çalışma gibi pek çok alanda sosyal inovasyon ve deneylerden öğrenme fırsatları yaratacak. Bu sayede hangi yeniliklerin ekonomik ve sosyal refaha katkı sağlayacağı, hangilerinin ise toplumun gelişimini engelleyeceğine dair bir anlayış geliştirilecek” dedi.

Dünya Düzenindeki 3 Kutuplaşmaya Dikkat Çekti

Doyurucu ve ayrıntılı bir sunum yapan Soli Özel ise, son 25 yıldır defalarca ‘Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ denildiğini, ancak eskisi gibi olmasa da ümit edilen noktaya da bir türlü gelinemediğini hatırlatarak konuşmasına başladı. Batının üstünlüğü sona mı eriyor, Asya yükseliyor mu sorularına cevap aranılan konuşmasında Özel, “Bugün Asya, Dünya’nın en dinamik ekonomisine sahip. En kalabalık kıta. 1980’de her beş kişiden biri Çinli, Dünya ekonomisine katkısı %1.5’tu. Şimdi yine her beş kişiden biri Çinli, Dünya ekonomisine katkısı ise %16 oranında. Batı ekonomilerinin son derece önemli malları Çin’den temin edilmekte. Bu krizden çıkınca ABD, Çin birer kutup olacak. Umarım denge için AB de 3. Kutup olmayı başarır. Eğer AB kutup olmazsa biz Dünya olarak büyük zarar görebiliriz” dedi. Finans, sermaye kesiminin 2008’de yaşanan krizi atlattığı gibi bu süreci kolayca atlatamayacağına değinen Özel, “Bu süreçte en önemli nokta, bakış açısı değişikliğidir. İmalat sanayinin ne kadar önemli olduğunun anlaşılmasıdır. Artık ihtiyaç maddelerinin temininde dışa bağımlı olmaktan kaçınılacak” dedi. Geçmişe göre göç ve seyahat rahatlığının ortadan kalkacağına vurgu yapan Soli Özel, şehirleşmeden uzaklaşılarak köylerde yaşamın arttığı, yerel yönetimlerin merkezi güçle iş birliği içinde olduğu bir dünya düzeninin hâkim olacağını kaydetti. Türkiye bu noktada bir fırsat yakalar mı? sorusuna da açıklık getiren Soli Özel, ülkemizin rasyonel bir şekilde yönetilerek, dünya finans sistemleriyle barışık hareket etmesi ve öngörülü bakış açısıyla önemli fırsatlar yakalayabileceğini vurguladı.