2018 İZMİR DEĞERLENDİRMESİ

Ekonomiye Türkiye Açısından Bakarsak: Herkesin merakla beklediği 2018 yılına kısa bir süre kala, geride bıraktığımız 2017’yi değerlendirmek gerekirse; sürprizlerle dolu bir yılı geride bırakıyoruz diyebiliriz. Türkiye’de 2017’ye gelindiğinde beklentiler çok da yüksek değildi. Ancak ekonomideki gelişmelere ilişkin sevindirici haberler ikinci çeyrek ile beraber gelmeye başladı. Türkiye’nin ikinci çeyrek büyüme rakamlarıyla ilgili sert yükseliş şaşırtıcı oldu. Yılın ikinci çeyreğinde yüzde 2,4 büyüyen Avrupa Birliği’ni ikiye katlayan Türkiye, üçüncü çeyrekteki yüzde 5,1’lik büyüme rakamıyla Almanya, Fransa, İngiltere gibi devleri geride bırakarak önemli bir başarıyı yakaladı.  Türkiye’deki yatırım potansiyelinin yeniden hızlandığını görmek iş dünyası için büyük moral oldu. EGİAD olarak, istihdam ve yatırım uygulamalarının sürdürülebilir ve kalıcı olması için reformların önümüzdeki günlerde de devam etmesi gerektiğini bu süreçte özellikle vurguladık. Hükümetimizin ara vermeden hızla uygulamaya devam edeceği reformlar, alınan tedbirler, güven ortamı ve dış ilişkilerde atılacak olumlu adımlar ekonomimizdeki canlanmayı desteklemeye devam edecektir. Büyümede teknoloji ve üretim bazlı hedefler konması, özel sektör payının artırılması, büyüme, istihdam ve yatırımların sürdürülebilir ve kalıcı olması için yapısal reformlar ve bunları destekleyecek şekilde, iş yapma ve yatırım ortamının iyileştirilmesi konusundaki çabalara devam etmemiz gereklidir. Tüketime değil büyümeye odaklı bir gelişim ortaya konulması önemli sonuçları da beraberinde getirecektir. 2018’e ilişkin yeni dönem ekonomi, yeniden yapılanma üzerine oturtulmalıdır. Bu yapılanma, yönetim kademelerinden başlayan bir yenilenme olmalı. Sanayi 4.0’ın ruhuna uygun inovatif bir gelişim ve değişim sergilenmesi önceliklidir. Yani şirketlerin kendilerine yeni bir bakış açısı getirerek, dönemin ruhuna uygun gelişim atağını sürdürmeye devam etmeleri gerekmekte. Bu bir geçiş dönemidir ve rehavete yer yoktur. Şirketler büyümeye devam ederken, yeni fırsat arayışlarını, yeni pazar arayışlarını sürdürmeye devam etmelidir. Bu arayış yurtdışı pazarlarda olmalıdır. Özellikle 2018’de gelişen potansiyel pazarlara odaklanarak ihracatta çeşitlendirmeyi sağlayacak yeni alternatif pazarlar yaratılmalıdır. Hızlı bir büyüme gerçekleştiren Uzakdoğu ve Afrika pazarları bu hedeflere iyi bir örnektir. İstihdam ise toplumsal barış ve gelişim için son dönemin en sıcak konusu olmalı. Bu nedenle şirketler, gruplar büyürken istihdam yaratmaya da odaklanmalıdır. Yakalanan ekonomik büyüme oranına en çok katkı yapan faktörler arasında özel tüketim, ihracat ve yatırımlardaki artışa dikkat çekmek isteriz. Siyasi konjonktürün tüketici güvenini desteklemesi durumunda güven göstergelerinin kademeli olarak artmaya devam etmesiyle toparlanma ve iyileşme daha da kendini gösterecektir.

Ekonomiye İzmir Açısından Bakarsak: EGİAD olarak bu yıl içinde kamuoyuna açıkladığımız “Ekonomik ve Demografik Göstergelerle İzmir” raporumuzda İzmir’e odaklandık. Dikkatleri İzmir üzerine çektik. İzmir’in, konumu, lojistik olanakları ve sahip olduğu ticaret potansiyeli açısından Türkiye’nin önemli bir metropol bölgesi olduğunu vurguladık.  Eğitim düzeyi yüksek, genç, dinamik bir işgücü potansiyeline sahip olan İzmir, yatırımcılara, teknolojik alt yapı, teknoparklar, melek yatırım ağları, organize sanayi bölgeleri gibi olanaklar sunan bir bölgedir. Ayrıca sağlık, eğitim hizmetleri, kültürel alt yapı, turizm, güvenlik, iş-yaşam dengesi kriterleri açısından Türkiye’nin diğer bölgelerine oranla üstün özelliklere sahip bir bölge niteliğindedir. İstatistiki verilere göre, İzmir’in başlıca sektörleri olarak ele alınan endüstriyel makine, kimya, gıda, turizm, iletişim, sağlık, yazılım, dijital teknolojiler ve yenilenebilir enerji alanlarında firma sayısı, çalışan sayısı, maaş, ücret ve ciro zaman içerisinde hızla büyümektedir.

İzmir’in 2018 yılı ve sonrasında, mevcut sektörlerde ya da gelişen alanlarda, yenilik ve uzmanlaşmayı ele alan bir yaklaşımla fark yaratması,  endüstriyel dönüşüm sürecini başlatması hedeflenmelidir. Yeni teknolojileri içeren sektörel önceliklendirme ile kentin ve bölgenin sanayi 4.0 ile uyumlanması sağlanmalı, bununla birlikte global rekabet avantajı da arttrılmalıdır. İzmir, küresel ekonominin yeni dinamikleri ile uyumlanabilmesi için uygulanmakta olan gelişme stratejisine akıllı uzmanlaşmayı (smart specialisation) entegre etmelidir. Bölgesel ve kentsel kalkınma planlarında çoğu zaman standartlaşmış politikalar etkisiz olabilmektedir. Zira, bölgenin veya kentin geçmişten gelen güçlü yönleri veya rekabet açısından geliştirilebilir endeks değişkenleri açısından bazı kısıtlar olabilmektedir. Bu nedenle, bölgeden bölgeye veya bir kentten diğerine farklılaştırılmış çözümler hem daha kısa sürede sonuç alma hem de kaynakların etkin kullanımı açısından daha doğru olmaktadır. Bölgenin veya kentin kendi kaynaklarına dayalı bir ekonomik dönüşüm gerekmektedir. EGİAD’ın ortaya koyduğu yaklaşımın temelinde de bu husus yer almaktadır.

Sonuç olarak, İzmir’in eğitime, bilgiye ve yeniliğe dayalı, kaynakların verimli kullanıldığı, çevreye daha duyarlı ve daha rekabetçi, ekonomik ve sosyal uyumun sağlandığı ve yüksek istihdam yaratma kapasitesine sahip bir sektörel gelişme stratejisi izlemesi gerektiğine inanıyoruz. Böylelikle, İzmir’in ulusal kalkınmaya daha fazla katkı sağlayan, ekonomiye daha yüksek katma değer yaratan, yaşam kalitesi ve yaşam standartları gelişmiş bir kente dönüşmesi mümkün olacaktır.

Çeşitli kişi ve kuruluşlar tarafından sanayi kenti, ticaret kenti, fuarlar ve kongreler kenti, finans kenti, turizm kenti, bilişim kenti gibi kimlik önerileri gündeme getirilmiş olan İzmir, aynı zamanda, Dijital Teknolojideki gelişmelerin en çok uygulamaya konulduğu alanlardan biri olmayı da başarmıştır. Kentimizdeki akıllı ödeme sistemleri, akıllı trafik sistemi, akıllı ulaşım sistemi, deprem ve doğal afetlerle ilgili yönetim sistemleri ve benzeri projeler, İzmir’i Avrupa şehirleri ile yarışacak bir seviyeye getirecektir. Akıllı Trafik Sistemi yazılımının Avrupa Akıllı Şehirler Birliği tarafından örnek bir uygulama olarak ödüle layık görülmesi bir başka sevindirici gelişmedir.

İzmir’e gelecekte rekabetçi bir kent kimliği kazandıracak adımların atılmasında, ilk olarak bugünün dünya gerçekleri ışığında sektörel gelişme stratejilerinin seçici bir anlayışla ele alınarak konumlandırılması gerekmektedir. Bu sektörlerin artan bir ivme ile kent ekonomisine ve ulusal ekonomiye katkı sağlaması için sadece yerli yatırımcıların değil aynı zamanda yabancı yatırımcıların da cezbedilmesi şarttır. Sürdürülebilir bir kentsel gelişme için devlet, yerel yönetimler, meslek kuruluşları ve sivil toplumun yanısıra üniversitelerin ve diğer eğitim kurumlarının birlikte çalışmaları gerekmektedir.

İzmir’in insan kaynakları açısından ortaya koyduğu zengin profil, kültürel dokusu, tarım, sanayi ve hizmetlerde sektörel çeşitliliği ve ihracata dönük üretim yapısı en önemli yapısal özelliklerindendir.

Bütün bu faktörlerin dışında İzmir’de girişimcilik eko-sisteminin son yıllarda kaydettiği gelişme bu alandaki potansiyeli de göstermektedir. İstanbul’un dışında Melek Yatırımcılık ve Girişimcilik alanında en hızlı yol alan kent İzmir olmuştur. Bu bağlamda, EGİAD’ın Hazine Müsteşarlığı’na akredite olan Melek Yatırım Ağı da giderek artan bir ivme ile girişimci gençler ve genç yatırımcılar arasında güçlü bir köprü rolü oynamaktadır. EGİAD iş dünyası, bu konuda özellikle gençlere destek olmanın peşindedir. Şu ana kadar 5 melek yatırımcı – girişimci buluşması, 4 projeye yatırım, 200’den fazla girişimci değerlendirmesi gerçekleştirilmiştir. Bunların yanı sıra birçok girişimciye mentorluk desteği de verilmektedir. İzmir’de girişimcilik ekosisteminin gelişmesi için öncelikli olarak hem stk’ların hem üniversitelerin hem de diğer ekosistem paydaşları tarafından atılması gereken adımlar bulunmaktadır. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz; Özel sektörün girişimcileri desteklemesi, Girişimciler ile işbirliklerin kurması, Okulların, öğrencilere girişimcilik bilincini yerleştirmesi, İş adamları arasında melek yatırımcılık farkındalığının arttırılması, Girişimcilik ile ilgili etkinliklerin arttırılması, Devlet destekleri ile ilgili olarak destek olan girişimciler ile fayda analizi yapılması ve varsa ise eksikliklerin tespit edilip nasıl giderilebileceği üzerine görüşülmesi, Yurtdışında bulunan diğer ağlar ve paydaşlar ile ilişkilerin sürekli olarak geliştirilmesi ve kesintisiz bilgi paylaşımının sağlanmasıdır.